10.11.11

starbucks sohbetleri




Starbucks:, bir kahve alıp bir köşede oturup tüm günü geçirebileceğin yer. Bir kahve fiyatına satın alınabilecek en özgür mekan . Herhalde ucuz bir ifade  olduğu için böyle bir sloganları olmamıştır  hiçbir zaman da olmayacaktır, ama  Starbucks'ı benzerlerinden ayıran  en önemli özellik bu.  Kahvenin  bahane  olduğu yer,  aaa bir slogan daha . Kahve sahiden de zihin açıyor.
Farklı mekanları da denedim biliyorum  hiç bir yerde rahatsız edilmeden   yada birilerinin ilgisini çekmeden öyle  boş boş  oturmak  mümkün  olmuyor.  Burası farklı. Kimse sana bakmıyorken de daha rahat dinliyorsun haliye sohbetleri.
Starbucks sohbetleri 01,
........
Uzman: Yo yo öyle deme. Bu eğitimin olumlu etkilerini görüyoruz biz aslında. Mesela bizim grupta bir kadın var. Bu kadınının bir rahatsızlığı var ve her hafta sadece belirli bir gün ve saatte geçekleşen bir doktor  randevusu oluyor.  Doktorun muayenehanesi servis yolu üzerinde olduğu için servisi kullanıyor doktora  giderken. Fakat servisi kullanan bir başka kadının sürekli on dakika geç kalması nedeniyle doktora yetişmekte sorun yaşıyor. Sadece bu kadın değil servisteki herkes rahatsız oluyor aslında bu kadının geç kalmalarından  ve senin yüzünden randevumu kaçırdım, geç kalıyoruz  cümleleriyle  alevlenen tartışmalar oluyor her hafta. Çatışma eğitimi sonrasında  bu hasta kadın servise geç kalan arkadaşını bir kenara çekiyor ve şu kelimeleri kullanarak durumunu anlatıyor..
"Benim bir rahatsızlığım var ve bunun düzenli tedavisi için şu gün şu saatte doktorda olmam gerekiyor ama servis 10 dakika geciktiği için  randevuma geç kalıyorum ve randevum iptal oluyor".
Ben seni anlıyorum, tamamlaman gereken çok işin var ve bunları toparlayarak çıkman mümkün olamıyor fakat böyle de bir durumumun olduğunu bilmeni de istiyorum" şeklinde kuruyor cümlelerini
Burada ses azaldığı için son cümleyi çok net duyamadım  ama sonuç servisteki kavgalar azalıyor  ve  geç kalan kadın o günler geç kalmamaya çalışıyor.  Ben aklımdan bildiğin alttan alma diye geçirirken uzman böyle olmadığını anlatmaya başlıyor.
Yine Uzman: Çatışma yönetiminde kendini ifade etmek için kullanacağın kelimeler çok önemli..Senin yüzünden geç kalıyorum ifadesini kullanmıyor . Yani doğrudan geç kalan kadını sorumlu tutmadan durumu anlatmak için doğru kelimeleri seçiyor. 

Ben içimden atasözleri ile konuşmaya eşlik ederken, köprüyü geçene kadar ayıya dayı, maksat üzüm  yemek  bağcıyı dövmemek  gibi  atasözleri bunlar, konu ilgi alanıma giren bir noktaya geliyor. 

Kişisel eğitim programlarının daha eğlenceli hale gelmesi belki sadece karikatürlerden oluşan bir eğitim verilmesi ile ilgili konuşuluyor. Şirketlerinin bu konuda bir teşebbüsü olduğunu ama fahiş bütçeler oluştuğunu duyuyor, sırıtıyorum.  Neyse ki Starbucks da kendi kendine sırıtan  insanlar da garip karşılanmıyor.

Eğitimin (dolaylı yoldan  benim  de eğitimim oluyor)  bitmesine yakın yan masaya iki hanım oturuyor. Bir filmden bahsediyorlar ve filmdeki on kafenin ikisinde bulunmuş olmakla övünüyor kadınlardan tabi ki kızıl saçlı olanı. Dikkatimi çekti  kızıl saçlı kadınlar ne kadar da çok konuşuyor.

Bu söz konusu kafelerden biri Paris'te. Az konuşan  ve dolayısıyla kızıl saçlı olmayan diğer kadın ben  Paris'teyken o cafeyi gördüm ama oturmadım diyor.Çünkü  çok salaştı değil mi diyor kızıl saçlı kadın.  Kızıl saçlı olamayan kadın evet diyor ama sesinde  tereddüt var. Ben içimden hatırlamıyor  aslında diyorum.Bu kadın biraz tutuk sanki  allahtan diğer kadının söyleyecek  çok şeyi var bu konuda da . 1967 de orası çok çok  şık  bir yerdi diyor. Sonradan salaş oldu..

Enteresan şekilde onlar konuşurken ben o kahvenin salaş masalarını hayalimde canlandırabiliyorum. Kafenin önündeki  eskiden beyaz olan ama simdi koyu bir bej rengini alan tentesine kadar görüyorum cafeyi . Güneş yok cafenin bulunduğu sokakta.  Tek bir garson var hizmet eden  zaten bu saatte sadece iki üç müşteri oluyor cafede...
Ben kaptırmış  gidiyorken kızıl ve kızıl olmayan kadınlar konuyu nasıl, eve ayakkabı ile girmemeye getirdiler bilmiyorum ama komik bir konu başlamış az daha kaçırıyordum diyorum.. Bu sefer sesli bir şekilde gülüyorum  tabi ki  kimse dönüp bakmıyor bile..

Tikkat: Bu yazıya Ella eslik ediyor. (link'e tıklayınız)


2 yorum:

  1. Canım Beyhan'ım:) çocuksuz zamanalrında bol bol dinle, bol bol hikaye biriktirmek gerek demek:) İlk yıllar en azından benim için tam bir kopuş oldu bu konuda da:)

    Ayrıca saçlarımı kızıla boyatmayı düşünüyorum da sen deyince korktum, halbüse konuşkan değilimdir hiç.. en azından uzun süredir hiç değilim:)

    YanıtlaSil
  2. ilahi beyocan okurken beni güldürdün, senin yan masadaki sohbetleri dinlemeye çalışırken ki yüzün gözümün önüne geldi :) aklıma menüsünde ne yazdığını anlamadığımız restoranlarda ne ısmarlayacağımızı bilemediğimiz için gözümüzün yan masadakilerin yediklerine kaydığı ve garsona şu yan masadaki ne yiyorsa ondan lütfen dediğimiz geldi :))))

    YanıtlaSil